Çaresizlik

Otoimmün hastalığım için tüm yemek düzenimi değiştirdim, hayat tarzımı adeta güncelledim. Ama hastalık faktörlerinden biri olan stress faktörünü eleyemedim. O olduğu sürece iyi bir sonuç çok çok zor. 😔

Stress, çaresizlik hissi bütün hastalıkların tetikleyicisi, bunlara zihinsel ve bedensel yorgunluk da eklenince kaymaklı kadayıf misali oluyor.

Bir hastalıktan kurtulmak veya etkisini minimuma indirmek ekip işi. Asla bireysel değil. O ekip tabii ki en yakın çevreniz. 👨‍👩‍👦‍👦

İşte burada empati dediğimiz kavram maksimum öneme sahip. Karşındakini, kendini onun yerine koyarak anlayabilirsin. Hiç kimse hiç kimseyi %100 anlayamaz ama %50 olsa, o da mükemmel… %100 anlayan ve tanıyan sadece Allah.

Etrafımızdaki insanlardan beklenti içinde olmak aslında yanlış. Neden diyeceksiniz? Çünkü onun sahasında, iç dünyasında top koşturmak demek yani aslında bize ait olmayan yerde.

Ancak benim derdim; dertlerimi karşıya açıkça, ayrıntılı anlattığım, aktardığım halde hâlâ anlaşılamamak. İşte bu beni bitiriyor.

İnsanlar konuşa konuşa anlaşır deniyor ama bu konuşmak, gerçek dinleyiciler var olduğu sürece mümkün. Örneğin; derdini karşındakine anlatıyorsun ki ‘seni biraz anlasın’ diye, ama o seni gerçekten dinlemek yerine içinde “savunma cümleleri” hazırlamakla meşgul. O zaman da sonuç: Hüsran.

Hayatı boyunca her gün az veya çok sürekli ağrı çeken bir insan nasıl insanların iç dünyasına ulaşabilecek? Nasıl çaresizliğini hissettirebilecek? Sağlıklı gibi gördüğünüz bir insanın aslında çok ağrı çekmesine rağmen rol yaptığını nasıl anlayabilirsiniz?

🙄

İnsanlar ne zaman savunmayı bırakıp, “karşımdakini nasıl anlayabilirim, onun kalbine nasıl ulaşabilirim” düşüncesine kavuşacak acaba? Savunmanın arkasında “%100 benim yaptıklarım doğruydu, yeterliydi” düşüncesi yok mu sizce? Hep haklı olduğumuzu düşünürsek, nasıl başka insanlara faydalı olabiliriz ki! Hiç kimse hiç bir olayda %100 haklı olamaz (İradesini kullanabilen yetişkinler için söylüyorum bunu), mutlaka az yada çok yanlışları vardır. Öyleyse herkes kendi yanlışlarına odaklanabilirse, çözümlere ulaşılır.

Bir toplumda sağlıklı bir iletişim yoksa sağlıklı bir toplum hayatı mümkün değildir. Ve, toplum hayatı sağlıklı olamayınca insanların vücudundaki organlar da sağlıklı bir toplum olamıyor. En zayıf noktalardan sinyal veriyor. Macro âlem, mikro âlem olayı.😯

Çok üzüldüğünüz veya çaresizlik içinde kıvrandığınız zamanlarda kendinize bakın, mutlaka vücutta da bir yerler sorun sinyalleri vermektedir.

Öyleyse etrafımıza karşı ve kendi yaptıklarımıza karşı farkındalığımızı arttıralım ki, daha sağlıklı bir aile ve toplum olalım. 😊

Sağlıcakla kalın dostlar… 🌼🌼🌼

3 Comments

  1. Travmalar bazen aileden gelir Bu haatalik ne zaman başladı ?Hangi yasta olduysa o yaşın tam yarısı yasa dikkat edin.Ne olmuştu o zaman. Eklentiyi kaldır mutlu ol kulübüne hos geldiniz

    Liked by 1 kişi

    1. 12-13 yaşlar. Evet ciddi bir travma yaşadım. Aslında o travmayı beyinden çıkarma çalışması yaptım ama bu hastalığın bıraktığı kalıcı fiziki hasarların kurtulamıyorum. 🤔

      Liked by 1 kişi

Yorum bırakın